28 Ocak 2012 Cumartesi

Wembley rüzgarı


Yine bir Federasyon Kupası maçı, yine Manchester United maçı ile başlamıştı Dalglish'in 2. dönemi. O gün takım yeterince iyi değildi. Man Utd, 60 dakika 10 kişi oynayan Hodgson'ın enkazını ancak 1-0 yenebilmişti. Bugün daha farklı bir Liverpool vardı sahada. Hodgson zamanında transfer edilen tüm oyuncuların gönderildiği bir Liverpool. Henüz 3 gün önce bir başka Manchester ekibini Lig Kupası'ndan eleyen bir Liverpool.


Dalglish'in oyuncu ve diziliş tercihleri tartışılır şüphesiz. Ancak sınırı korumak gerek. 3 stoperli ve yeterince geride oynayan bir takımda neden Carroll'ın oynadığı sorgulanabilir. Fakat bugün Carroll'ın takıma yarar sağladığını inkar edemeyiz. Evet bu pahada bir oyuncu için yarar sağlamak yeterli bir ölçüt değil ancak Suarez'in yokluğunda sergileyebileceği en iyi oyunlardan birini sergiledi. Bellamy'nin yedek kalması Man City maçıyla alakalıydı. Bu aslan parçasının 32 yaşında olduğuna kimse inanmazdı eğer bugün ilk 11'de oynasaydı. Ama o da insan ve ciğerleri her ne kadar diğer futbolculardan daha kuvvetli de olsa vücudu 3 gün içerisinde 180 dakikayı kaldırabilecek durumda değil.


Liverpool'un oyun hattı bugün fazla gerideydi. En ilerideki Carroll bile orta sahaya kadar geldi çokça. De Gea bugün hediye etmese 2. maçı Old Trafford'a taşırdık büyük ihtimal. 1. gol için pek bir şey söyleyemem. Çünkü De Gea üçü Liverpool, dördü Man Utd oyuncusu olmak üzere toplam 7 oyuncu tarafından marke ediliyordu. Ancak 2. golde kabul etmeliyiz ki top De Gea'nın içinden geçti. Bu çizgide devam ettiği sürece Man Utd'da fazla süre alamadığı gibi kendisine İspanya yolu da görünmüş olur. 2. golde Reina'nın pasının Evra'nın alanına düşmesi ve Kuyt'ün golünü ilahi adalet olarak görmemek lazım. Evra maç boyu ıslıklandı, yuhalandı. Motivasyon kaybı yaşadı. Yaptığı top kayıplarıyla beraber bu gol de onun göstergesi.


Salı günü Wolves maçı var ve puan kaybedeceğimize adım gibi eminim. Ama iki kupada devam etmek bir takım için oldukça iyi bir durum. Üstelik yılların kupa beyi Man Utd'ın ocak ayında Şampiyonlar Ligi, Lig Kupası ve Federasyon Kupası'ndan, hepsinden, elendiğini düşününce...

12 Ocak 2012 Perşembe

Wembley yolları


Kasım 2010'dan beri kendi evinde bütün maçlarda gol atan bir takım, aralık 2010'dan beri kendi evinde sadece 1 yenilgi alan bir takım (o maç da 3 gün önce oynandı)... Üstelik 8 gün önce aynı stadda 3-0 yenilmişsiniz. 13. dakikada gol atınca ister istemez geri çekiliyorsunuz. Tabii yine de bunlar 6-3-1 formasyonuyla oynamanın geçerli bir sebebi değil.


Şaka bir yana Liverpool maçın 70 dakikasını kontrollü bir şekilde elinde tuttu. Ama son 20 dakikada tamamen savunma yapınca akıllarda hep o savunma kaldı. Ben şahsen böyle bir savunmayı en son malum Barcelona-Inter maçında görmüştüm. Enrique girdi, Johnson stopere geçti. Carragher girdi ve toplamda 6 defans oyuncusu vardı.


Elbette 3 günde bir maç yapmak kolay iş değil ama hem Premier Lig hem de diğer kupaları hedefleyen ve kadro derinliğiyle övünen bir takım için bunlar bahane değil. Man City uzun bir aradan sonra sadece rakibe değil yorgunluğa da feci yenildi. Rotasyon yaptıkları halde bu durumda olmaları ligin sonunu getirip getiremeyeceklerine dair bir soru işareti oluşturdu. Ayrıca Toure kardeşlerin Afrika yolculuğu, Kompany'nin cezası City'yi bu kadar etkilememeliydi.


Yıllardır İngiliz futbolunun en büyük sorununun hakemler olduğunu söyler dururum. Sanırım bu sezon zirve yaptılar. Bir hakemin kararı diğerini tutmuyor. Aynı hakemin aynı hareketlerde verdiği kararlar farklı oluyor. Bugün yine bir benzeri sahnelendi Etihad'da. Kompany'nin Man Utd maçında haksız bir şekilde kırmızı kart görüp 3+1 maç ceza almasını sağlayan hareketin aynısını Glen Johnson bugün uzatma dakikalarında Lescott'a yaptı. Hakem durumu faulle geçiştirdi. Çift ayakla dalma var ancak temas yok. Sarı kart uygun bir karar olabilir. Ancak hem Chris Foy'un hem Lee Mason'ın kararları iki ayrı uçta. Umarım yakın zamanda karar alma olayını bir standarda oturturlar.


Lucas sezonu kapattı, Spearing bugün sakatlandı ve çıkmak zorunda kaldı. Suarez'in oynamayacağı 6 maç daha var. Bu bahsettiğim aksilikler olmasa bile Liverpool'un kadroyu güçlendirmesi gerekirken transfer sezonunun 11. gününü de sessiz geçirmek bana biraz saçma geliyor. Umarım bir an önce güzel takviyelerle takım süslenir. Ayrıca Liverpool resmi sitesi maçın adamını Agger seçmiş. İtiraz edecek değilim ama bence Johnson olmalıydı.


Rövanş: 25 Ocak 21.45 Anfield

4 Ocak 2012 Çarşamba

Man City-LFC (maç sonu)


En başta ilk 11 için yanlış oyuncu tercihleri, Downing'in tutmayan ortaları, Kuyt'ün verimsiz oyunu, Carroll'ın kafa topu alamaması, Charlie Adam'ın kabız oyunu... Hangimiz şaşırdı ki bunlara? Ortalama bir Liverpool maçında görmeye alıştığımız şeyler aslında. Bir tek bugün skor biraz fazlaydı. Onu da Reina'nın yağmurdan dolayı yaptığı hataya ve hakemin skandal penaltı kararına verelim.


Maçı izlemeyenleri Liverpool'un %64 ile topa sahip olduğuna inandırmak zor olacak. Maç boyunca ara ara City ama çokça Liverpool hücum etti. Birazcık az yağmur yağsaydı 0-0'lık sıkıcı bir maç ortaya çıkacaktı aslında.


Gerrard, ve Bellamy ilk 11 başlasaydı, Reina hata yapmasaydı, bla bla bla... Bunları da tartışmanın sırası değil aslında. Ben Kenny Dalglish'in zeki bir adam olduğuna inanıyorum. Suarez ve Lucas'ın olmadığı bu zorlu günlerde daha iyi kadrolarla sahaya sürebilir takımı. Downing, Adam ve özellikle Carroll'ın performanslarının farkında olduğuna adım gibi eminim. Umarım kalan maçlarda buna uygun bir şekilde takımı hazırlar ve sahaya sürer. Tek dileğim şimdilik budur. Çünkü ocak ayında Man City ile oynanacak daha iki maçımız var.