1 Şubat 2012 Çarşamba

Şubat girizgâhı


Adam'ın asistleri, Carroll'ın uzun zaman sonra iyi bir oyun ortaya koyması, Bellamy'nin her zamanki performansı... Daha da önemlisi bir alt sıra takımına karşı alınan 3 gollü galibiyet. Ocak ayını da bu maçla tamamladık. Toplam 8 maç sonunda (bu 8 maç sonunda Suarez de cezasını tamamlamış oldu) 4 galibiyet, 2 beraberlik ve 2 mağlubiyet aldık. Bu sürede Man City'yi Lig Kupası'ndan eleyerek finale yükseldik. Federasyon Kupası'nda ise Oldham ve Man Utd'ı eledik. Ocak transfer dönemini transfersiz kapattığımıza göre kalan 4 ayda eldeki malzemeyi nasıl verimli kullanabileceğimizi tartışabiliriz.


Kenny Dalglish'in 2. döneminin en başarılı transferi olan Steve Clarke önderliğinde takım savunmasında önemli aşama kateden Liverpool, şu an itibariyle ligin en az gol yiyen 2. takımı konumunda. Ancak Liverpool'u Şampiyonlar Ligi biletinden uzak tutan sebep gol atamamak. Futbolun temel amacı "gol" olmayınca küçük takımlara karşı bile olsa istemediğiniz sonuçlarla karşı karşıya kalabiliyorsunuz. Üstelik transferler için milyonlar harcayan Liverpool'un en fazla verim aldığı transferin bedelsiz olarak takıma katılan Bellamy olması hem ironik hem epik. 35 milyonluk Carroll 28 maçta 5 gol atarken Bellamy'nin 24 maçta 9 gol atması transferde biraz daha seçici olmamız gerektiğini anlatıyor aslında. Son zamanlarda form durumu biraz daha iyileşse de Suarez'in yokluğunda Carroll'ın daha fazla katkı sağlaması gerekirdi. Artık Suarez döndü ve daha verimli bir partnere sahip. Umarım şubat ayı ile beraber bu ikili ihtiyaç duydukları enerjiyi takımın gençleri (!) Bellamy ve Gerrard'dan alır.


Kenny Dalglish'in bir taktik dehası olmadığını söyleyebilirsiniz. Oyuncu ve diziliş tercihlerini sabaha kadar tartışabiliriz. Ancak onun iyi bir mentor olduğu su götürmez bir gerçek. Oyuncularını motive eden, onları ruhsal gel-gitlerden kurtaran, rakiplere karşı nasıl mental reaksiyon göstereceklerini onlara gösteren bir akıl hocası Dalglish. Büyük takımlara karşı Liverpool'un başarılı performans göstermesinin perde arkasındaki sebebi budur. Küçük takımlara karşı kaybedilen puanlar ve Anfield'daki akılalmaz beraberlik serisinin de bu sezon olmasa bile gelecek sezon Dalglish'in gayretleriyle aşılacağından şüphem yok.


Geride kalan 23 haftada da gördük ki bu ligde 3-5 puanın hiçbir önemi yok. Stoke City, Sunderland, Everton gibi takımların sürprizlerine şahit olmaktayız. Birkaç maçta 8-10 gibi puan farklarının su gibi eriyip gittiğini yıllardır gördük, görmekteyiz. Üstelik önümüzdeki ilk 3 lig maçının Tottenham, Man United ve Arsenal'a karşı olduğunu düşününce Liverpool'un ligde birkaç sıra yükselmemesi için hiçbir sebep göremiyorum.

Hiç yorum yok: