5 Mart 2012 Pazartesi

Villas-Boas


Tercüman olmak, Portekizli olmak, Porto'yu ligde ve Avrupa Ligi'nde şampiyon yapmak bir teknik direktörü Mourinho yapmak için yeterli değil. Mourinho'yu özel kılan değerlerin başında sarsılmaz otoritesi, sıradışı basın açıklamaları, olağanüstü egosu ve tabii ki lig-iklim-kadro tanımaksızın başarılı olması geliyor. Villas-Boas'ın Porto'daki başarısının arkasında takım ruhunu oluşturmak ve oyuncuların her birinden maksimum verim almak vardı. Abramoviç yeni Mourinho bulma sevinciyle Villas-Boas'ın tazminatını cebinden ödedi. Ancelotti'nin tazminatını da eklediğimizde bu uzun vadeli yatırımından yalnızca 8 ayda vazgeçmesi onun sabırsızlığını gösteriyor.

Olayı yalnızca Chelsea'nin ya da Torres'in başarısızlığıyla yorumlamak büyük bir hata olur. AVB geldiğinden beri saha içinden çok saha dışı ve soyunma odasında terledi. Kısa vadede Lampard'ı, uzun vadede Terry'yi takımdan kesmeyi planladığı fark edildikten sonra takımda kendisine karşı bir lobi oluştu. Bu adamlar zaman zaman soyunma odasında menajerden daha çok konuşan isimler. Chelsea'nin başarılı olması için bu ikilinin yavaş yavaş takımdan uzaklaştırılması gerektiği, su götürmez bir gerçek. Ancak onları uzaklaştırmak da her babayiğidin yapacağı işler değil. En azından Şampiyonlar Ligi finali ya da Premier Lig şampiyonluğu bu konuda AVB'nin elini güçlendirebilirdi. Ama o daha sezon sonunu bile beklemeden fikirlerini ortaya koyunca "derin Chelsea"den kovulmasıyla sonlanan bir tepki gördü.

Bu süre zarfında 40 resmi maç yapan Chelsea bunlardan 19'undan galibiyetle ayrılmış. %47,5 oranı, AVB'nin Porto'sundaki %88'i düşününce oldukça düşük bir rakam. Şimdi sezon sonuna kadar takımın başında yardımcı antrenör Roberto Di Matteo olacak. Yazın ise Chelsea'nin yeni menajeri takımı devralacak. Yaklaşık bir hafta kadar önce Londra'ya gelen Mourinho İngiliz basınında favori olarak gösteriliyor. Ancak şimdilik bunlar varsayımdan öte bir şey ifade etmiyor.

Hiç yorum yok: