5 Aralık 2011 Pazartesi

Sunderland'i bekleyen günler


Liverpool, Jordan Henderson için Sunderland'in kapısını çaldığında Steve Bruce ellerini ovuşturuyordu. Sunderland'in özkaynağını sonunda büyük bir takıma pazarlamayı başarmıştı. Söz konusu para 18M€ idi. Steve Bruce transfer döneminde bu parayı da kullanarak biri kiralık, dördü bedelsiz olmak üzere toplam 12 oyuncuyu takıma kattı.


Kağıt üzerinde takım harika görünüyordu. Bendtner'i son gün akılsızlığı olarak kabul edersek diğer oyuncuların transferleri mantıklı görünüyordu. Büyük takımda forma giymiş oyuncular, çok yönlü oyuncular, gelecek vaat eden gençler... Puzzle'ın birbirini tamamlayan parçaları gibi duruyordu ilk başta. Olmadı, Bruce aralık ayı başlayana kadar dayanamadı bile. Sunderland taraftarı 10'lu sıralara alışkındı. Ama bu kadro 16.lığı hak etmiyordu. Sunderland ilk galibiyetini almak için 5. haftayı bekledi. Bruce takımdan gittiğinde 13 maçta 2 galibiyetleri ve 5 beraberlikleri vardı. 


Bruce'un son maçı olan Wigan maçında 1-0 öne geçtikten sonra anlamsız hatalar yapıp kaybetmeleri ve dünkü Eric Black yönetiminde çıktıkları Wolves maçında yine 1-0 öne geçip penaltı kaçırıp maçı 2-1 kaybetmeleri mental anlamda çöktüklerinin göstergesi. Burada bir parantez açmak istiyorum. Larsson'un hakemi aldatmayı başarıp aldığı penaltıyı kaçırdıktan sonra 25 saniye içerisinde gol yemelerini ilahi adaletten başka bir şeyle açıklamam olanaksız.


Jordan Henderson'ın Liverpool'a gitmesinden yaklaşık 6 ay sonra Sunderland yeni bir yapılanmanın içine girdi. Martin O'Neill ile 3 yıllık anlaşma sağlandı. Bu yılın sonuna kadar bir şey söyleyemem ama 3 yıl sonra Avrupa Ligi için yarışan bir Sunderland izleyebiliriz, izlemeliyiz. O'Neill neler başarabileceğini bizlere çoktan ispatlamış durumda. Üstelik Aston Villa ile başardıklarını Sunderland için ölçüt kabul edebiliriz. Orta sıra takımını Avrupa Ligi seviyesine çıkarmıştı. Hatta Villa yönetimi Milner konusunda birazcık sözünü dinleseydi hala o seviyede olabilirlerdi. Sunderland zirve baskısından ve düşme tehlikesinden uzak, mali anlamda oldukça güvenli ve rahat, stad ve futbol kültürü olarak ortalamanın çok üstünde ve sonuncusu 1936'da olmak üzere 6 Premier Lig şampiyonluğu yaşamış bir takım. Bu faktörlerin üzerine şu anki kadroyu yazdığımızda açıkçası uzun vadeli başarı planları yapan bir menajer için biçilmiş bir kaftan. Hatta beni de öylesine etkilemişti ki Football Manager 2012'de yönettiğim ilk takımdı Sunderland.


Söylediklerimin ışığında O'Neill'ın Sunderland'de başarılı olacağını düşünüyorum. Belki Connor Wickham'ın büyük takıma satışında yönetimle restleşebilir Villa'dayken yaptığı gibi. Ama ayrılana kadar Stadium of Light sakinlerine daha "parlak" günler yaşatacağı kesin.

Hiç yorum yok: